İsim: Arthur Schopenhauer
Doğum tarihi: 1788
Ölüm tarihi: 1860
Okul/gelenek: İrrasyonalizm
İlgilendikleri: İrade, Akıl
Etkilendikleri: Platon, Kant ve Doğu felsefesi
Etkiledikleri: Nietzsche, Tolstoy, Thomas Mann, Sigmund Freud, Wittgenstein
Katkıları: İstenç, tasarım
Arthur Schopenhauer (1788 - 1860), Alman filozof ve düşünür. Felsefe
Tarihi'nde irrasyonalist ve karamsar olarak bilinir. En ünlü yapıtı
henüz 30 yaşına varmadan yayınladığı İstenç ve Tasarım Olarak Dünya dır.
Schopenhauer, görünen dünyanın ardında yatan esas gerçekliğin İstenç
(irade) olduğunu ileri sürdü. Schopenhauer'a göre bu İstenç akılsız,
bilinçsiz bir öze sahipti ve kendisini Fenomenler dünyasında
gösteriyordu. Bütün görünenlerin kaynağıydı. İnsan bedeni de onun
eseriydi. Aklın denetimde olmayan bu istenç, (külli irade kast
ediliyor.) insanları parmağında oynatıyor ve geçici tatminlerle veya
ulaşılamayan hayâllerle, insanı hiçbir zaman dışına çıkamayacağı bir
bıkkınlık ve acı döngüsüne sokuyordu . O'na göre; anlamsız, boş,
acı-dolu, kötü bu hayattan kaçınmanın tek yolu vardı; o da istencimizi
öldürmek. Bu onu Hinduizm, Budizm gibi dünyevi bir yaşamdan el çekmeyi
ve bir keşiş gibi yaşamayı, başkalarına yardım etmeyi, mutluluğumuzu
olabildiğince arttırmayı değil, acılarımızı olabildiğince azaltmayı
öneren bir yaşam şeklini önermeye yöneltti. Felsefesi, aklın
(Rasyonalizm) temele oturtulduğu felsefe tarihinde yeni bir bakış açısı
anlamına geliyordu ve Psikoloji, Psikanaliz, Müzik, Edebiyat gibi
entelektüel ve sanatsal alanlarda büyük etki gösterdi.
Hayatı : Nietzsche üzerinde büyük etkisi olduğu bilinir. Kendine
özgülüğü ve düşünce yapısının çarpıcılığı ile felsefe tarihinde yerini
alır. Schopenhauer, tuhaf bir şekilde tedirgin edici bir filozof olarak
kendini gösterir. "İstenç ve tasarım olarak dünya" ve "Aşkın
metafiziği" gibi yapıtlarıyla tanınır.
Felsefesinin ilkesel bir kavramı irade kavramıdır. Dünyanın özü ve
gerçekliği irade iken, fenomenlerden oluşan dünya, tasarımdan başka bir
şey değildir. İrade, Schopenhauer felsefesinde kendini bir zorunluluk
olarak gösterir, ki onun düşüncesindeki kötümserliğin ve karamsarlığın
kaynağı da esas olarak budur. İnsan, tamamen kurtulamayacak olsa da
istencin/iradenin emrine boyun eğerek acı ve kederden kısmen
kurtulabilir. Bu noktada Schopenhauer'ın düşüncelerinin belirli ölçüde,
kaderciliğin ağır bastığı Doğu felsefelerine yakınlaştığı söylenebilir.
Schopenhauer'a göre; birbirlerini en çok teshir edenler (büyüleyenler)
birbirlerini en çok itmam edenler (tamamlayanlar)'dır.