wWw.pAyLaŞıM11.cOm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

wWw.pAyLaŞıM11.cOm

PAYLAŞ_PAYLAŞA_BİLİRSEN...
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Saz Çalan Kazım

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
nirvana
uzman onbaşı
uzman onbaşı
nirvana


Mesaj Sayısı : 41
PAYLAŞIM :
Saz Çalan Kazım Left_bar_bleue45 / 10045 / 100Saz Çalan Kazım Right_bar_bleue

REP\'İM :
Saz Çalan Kazım Left_bar_bleue213 / 100213 / 100Saz Çalan Kazım Right_bar_bleue

PUAN\'IM :
Saz Çalan Kazım Left_bar_bleue23 / 10023 / 100Saz Çalan Kazım Right_bar_bleue

TAKIM : Saz Çalan Kazım Fb
HAYVANIM : Saz Çalan Kazım Kopek
BAYRAĞIM : Saz Çalan Kazım Bayrak
Kayıt tarihi : 03/06/08

Saz Çalan Kazım Empty
MesajKonu: Saz Çalan Kazım   Saz Çalan Kazım Icon_minitimeÇarş. Haz. 04, 2008 4:56 am

Köyün birinde köylünün birinin kaz
sürüsü vardı. Zaten adamda kaz çobanıydı ve adı Kazım’dı. Koyun güder
gibi kaz güdüyordu. Kaz çobanı önüne katmış kazları giderken durup
türkü söylemeye başlayınca kazlar etrafına toplanıyor ve onu
dinliyorlardı. Böyle sazsız, cazsız, müziksiz türkü söylemek Kazım’ı
mutsuz ediyordu. Kazım bir gün arkadaşlarından izin alarak köyden
ayrıldı ve şehre saz almaya gitti.

Kazım şehirde aradı, taradı ve sonunda saz satan bir dükkân buldu. Saz
da tam dükkânın önündeki sandalyenin üstüne konmuştu. Kazım sazı aldı,
sandalyeye oturdu ve çalıp söylemeye başladı. Kazım buydu işte, sazsız
Kazım, Kazım’sız saz olmazdı. Kazım sazın tellerine vurdukça bir sürü
insan dükkânın önünde toplandı. Yola oturan mı ararsın, ağlayan mı
ararsın, ayılan-bayılan mı ararsın hepsi vardı. Dükkân sahibi kapının
önünde dikilmiş kalmış, olanları hayret dolu bakışlarla izliyordu. Daha
sonra durumdan faydalanmayı düşünen dükkân sahibi komşu bakkaldan bir
kutu kesme şeker alıp dinleyenlere dağıtmaya başladı. Bedavaya değil
canım hediyesi 1 lira. Yeni biri gelip kenara çömelirse hemen dükkân
sahibi onun yanında bitiyor ve şeker kutusunu burnuna dayıyordu. “
Dinlerken ağzın tatlansın bey abi, ücreti 1 lira, kulak kirası. “ Akşam
olduğunda bir aylık kazancını bir günde doğrultan dükkân sahibinin ağzı
kulaklarına kadar açılıyordu.

Kazım sazı dükkâna bırakıp ilerdeki bir bahçede yarı uykulu, yarı
uyanık geceyi geçirdi. Sabah erkenden dükkânın önüne geldi, dükkân
kapalıydı ama yarım saat sonra dükkân açıldı. Kazım yine sazı aldı ve
kapı önündeki sandalyeye oturup saz çalmaya, türkü söylemeye başladı.
Sesi duyan, sazı duyan geliyordu. İstek türkü, şarkı olursa Kazım
onları da çalıp söylüyordu. Kazım gelişinin beşinci gününün akşamı
dükkân sahibine köye arkadaşlarının yanına döneceğini, giderken sazı
başarı ödülü olarak vermesini istedi. Buna dükkân sahibi karşı çıktı: “
Olmaz, ödül falan yok. Sana bu sazı satarım ama parayla. 1.000 lira. O
da senin için, tanıdık diye. “

Kazım: “ Nee, 1.000 lira mı? Sen araba mı satıyorsun arkadaş? Beş gün önce sazın üstündeki etikette 100 lira yazıyordu. “

Dükkân sahibi: “ O beş gün önceydi. Zam yaptım. Saz 1.000 lira. Alırsan. “

Kazım: “ Tüh sana. Her gün bin kişi dinlese tanesi 1 liradan beş günde
5.000 lira kazandın. Bana beş para vermedin. Bari sazı ver. “

Dükkân sahibi: “ Olmaz Kazım, saz 1.000 lira. Sazı verirsem zarar ederim. “

Kazım adama baktı, baktı ne dese az gelecek, bir şey söylemedi ve hızlı
adımlarla yürüdü, gitti. Ertesi gün öğle vakitleri Kazım dükkânın
önünden geçiyordu. Baktı adam içerde kafayı önüne eğmiş, gazete okuyor.
Dükkânın önündeki sandalyede duran sazı kaptığı gibi kaçmaya başladı.
Adam anında ayağa fırlayıp dükkânın önüne çıktı ve avazı çıktığı kadar:
“ Kazım sazı çaldı kaçıyor, Kazım sazı çaldı. “ Olaydan haberi olup
yoldan geçmekte olan biri: “ Evet, dün Kazım’ı dinledimdi. Pek güzel
saz çalıyor canım bu Kazım. “

Bir başkası: “ Pardon ve de bravo, tam beş gün işe gitmedim, onun saz çalmasını, türkü söylemesini dinledim. Bu kadar olur. “

Dükkân sahibi: “ Benim sazı çaldı diyorum size. Çaldı kaçıyor. “

Az önceki adam: “ Hep biliyorduk. Daha dün sazı çalıyor ama saz benim
diyordun. Saz senin o çaldı, herkes farkında. Çalmasını istiyordun ya o
da çalıyordu. Saz çalan Kazım işte bu. “ Kazım köye döndü. Artık beş
gün sabahtan akşama konser vererek, alın teri dökerek elde ettiği sazı
hep yanındaydı. O, doğuştan yetenekliydi. Çok iyi saz çalıyordu, şurup
gibi akıyordu gönüllere, çok iyi türkü söylüyordu, can veriyordu
ömürlere.

Yazan: Serdar Yıldırım
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Saz Çalan Kazım
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
wWw.pAyLaŞıM11.cOm :: Kültür ve Sanat Dünyası :: Sanat ve Edebiyat-
Buraya geçin: