1. GİRİŞ : Rauf
R. DENKTAŞ, bilindiği üzere Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanıdır. Bu kitabın çıkışı, yazarın kendi tabiri ile, son
zamanlarda ortaya çıkan bazı çevrelerce ******çülük ile Laikliğin din
düşmanlığı olarak yorumlanması olayına tepkidir. Yazar, eserinde
özellikle gençlere hitap etmektedir. Kitabın giriş yazısında bu konular
ve irtica meselesi ele alınmaktadır. Kitap ilk olarak bu konularla
ilgili notlar olarak hazırlanmış, Kıbrıs Kültür Derneği’nde yapılan bir
toplantıda sorulan sorular ve daha geniş çapta İslam Cemiyeti'nin
daveti üzerine ****** Kültür Derneği’nde yaptığı konuşmalarla bugünkü
durumuna gelmiştir. Bu sebeple kitap daha çok düşünceler ve hitaplar
dizisi olup bölüm başlıklarıyla sınırlı kalınmamıştır.
2. BİRİNCİ BÖLÜM :
Birinci
bölümde İslamiyetin özellikleri ve Allah'tan bahsedilmektedir. Bu
bölümde kitabın genelinde olduğu gibi ******'ün konu akışı içinde
ilgili sözlerine yer verilmektedir. ******, İslamiyet'in son din
olmasının son derece akla uygun ve doğal bir din olmasından
kaynaklandığını söylemektedir. Bunun akabinde bu bölümde ******'ün
müfredatta dini eğitim olmasını istemesinden bahsedilmektedir. Son
olarak da İslamiyet çerçevesinde İnsan, Ruh, İyilik ve Günah
incelenmiştir.
3. İKİNCİ BÖLÜM :
İkinci
bölüm dinin yüceliği'ni inceler. Bu bölüme dünyaca kabul gören ünlü
şahsiyetlerin Kur'an ve İslam Dini hakkında görüşleri ile
başlanılmıştır. Tüm bu sözler dinimizin yüceliğinin yabancılar
tarafından da kabul gördüğününü kanıtlamaktadır. Dinimiz,
peygamberimizin hayatı ve sözleri ile bir bütünlük oluşturduğundan
peygamberimizin kişiliği de övgü ile anlatılmaktadır. Bu gerçeklerin
ışığında ******'ün anlattığı Türk askerinin Çanakkale'de gözünü
kırpmadan ölüme gittiği Bombasırtı olayını anlamak kolaylaşmaktadır.
Ayrıca bu bölümde tartışma konusu olan "Tevekkül"e de değinilmiştir.
Yazar dinimizin yüceliğini anlatırken İslamiyetin Beş Şartı'nı da kendi
yorumlarıyla açıklamıştır.
4. ÜÇÜNCÜ BÖLÜM :
Bu
bölümde "İslamiyet Güzel Ahlaktır" düşüncesi incelenmiştir. Yazar, bu
bağlamda doğruluk, oruç, yardım ve güzel ahlaklı olmanın koşul ve
erdemlerini ele almıştır. Bunu yaparken "Güneş karı nasıl eritirse
güzel huy da günahları eritir" gibi peygamberimizin sözlerinden ve
yaşayışından örnekler verilmiştir.
5. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM :
Dördüncü
bölümün adı "******'ün Laiklik Anlayışı" dır. Bu bölümde ağırlıklı
olarak ******'ün sözlerine yer verilmiştir ve ******'ün din
istismarına, kadercilik yüzünden oluşan tembelliğe ne kadar karşı
olduğu, kadın erkek eşitliğine inanışı ve uygulayışı, kutsal aile
kurumuna bakışı ve tarikatlara karşı oluşu ele alınmıştır. Bunlara
örnek olarak büyük dinimiz “çalışmayanın insanlıkla ilgili olmadığını”
bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kafir olmak sanıyorlar. Asıl
küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı,
müslümanların kafirlere tutsak olmasını istemek değil de nedir?" Veya
******’ün "Türkiye Cumhuriyeti şeyhler ve dervişler, müritler,
meczuplar ülkesi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat uygarlık
tarikatıdır." Sözünü örnek verebiliriz.
6. BEŞİNCİ BÖLÜM :
Son
bölüm olan "Müslümanlığın Erdemleri" bölümünde ilk olarak İslamiyette
Allah'ın kullarından beklediklerinden ve bu bağlamda insanlarda bir
benlik ve varoluş sebebi bilinci olmasının gerekliliğinden
bahsedilmektedir. İslamiyetin erdemlerini bilen bir kişinin Kur'an'ı
okuyup, Allah sevgisi ve korkusuna sahip olarak yaptıklarının hesabını
verebileceğini belirten yazar, insanların kendilerine gün sonunda
"Allah'a çok şükür bugün Allah'ın istediği şekilde, insanca yaşadım"
diyebildiği takdirde ne kadar büyük bir iç huzura kavuşacaklarını
anlatmaktadır. Bu bölümde ayrıca aklın ve usun herşeyden üstün olduğu
gösterilmiş, ve konuyu pekiştiren anekdotlara yer verilmiştir. Yazar,
ayrıca ******'ün 31 Ocak 1923'te İzmir'de halka hitaben söylediği
sözlere de yer vermiştir. Bu sözler ile ******, kadınların görevi ve
Türk toplumundaki yerlerini, kadınların kılık kıyafetleri ile ilgili
görüşlerini ve dinimizin bizi gerileten bir din olmadığını
belirtmiştir. Özellikle "Örtünme, kadını yaşayışından ayıracak biçimde
olmamalıdır" sözleri konuyu özetlemeye yeter. Buna karşın ******,
kıyafette doğrudan batı taklidine gidilmesini de geleneklere karşı
gelinmemesi gerektiğini, doğrudan başka bir ulusa öykünmenin "ne
tıpkısı olabilme, ne de milliyeti içinde kalabilme" konusunda
başarısızlığa mahkum olduğunu belirtmiştir.